Istanbul’u Ziyaretinizde Yapılacak Beş Şey

Taksim Meydanı

Bizim gibi yurt­dı­şın­da yaşa­yıp her fır­sat­ta mem­le­ke­ti ziya­ret etmek iste­yen­ler­den­se­niz, ziya­re­ti­niz de istan­bu­l­’­da geçe­cek­se şim­di tav­si­ye ede­ce­ğim şun­la­rı yap­ma­dan dön­me­yin derim. Bura­da öyle ‘ölme­den önce sey­ret­me­niz gere­ken 100 film’ gibi bir reçe­te ver­me­ğe çalış­mı­yo­ruz.  Ve bu tav­si­ye­ler beş değil elli­beş şey de ola­bi­lir, bun­lar bizim ras­ge­le seç­tik­le­ri­miz ve önem sıra­sın­da değil;

1. Eski arka­daş­la­rı­nız­la buluşun

Yani şöy­le epey eski arka­daş­lar­dan bah­se­di­yo­ruz. İlk­ok­ul ve ya orta­okul, lise­den beri tanı­dı­ğı­nız ve hala temas­ta oldu­ğu­nuz arka­daş­la­rı­nız var­sa ne mut­lu size. Onlar­la sene­ler son­ra bira­ra­ya gel­di­ği­niz­de çok ilginç duy­gu­lar yaşa­na­bi­li­yor, bun­lar­dan birin­ci­si zama­nın degi­şik algı­lan­ma­sı. Çocuk­luk yıl­la­rın­da kur­muş oldu­ğu­nuz arka­daş­lık­lar­da çıkar iliş­ki­le­ri olma­dı­ğı­na göre, bugün tek­rar buluş­tu­ğu­nuz­da, ara­dan o kadar zaman san­ki hiç geç­me­miş gibi, kal­dı­ğı­nız yer­den devam ede­bi­li­yor­su­nuz. Arka­da­şı­nız bu süre için­de önem­li bir işa­da­mı, çev­re­sin­de say­gı uyan­dı­ran bir yöne­ti­ci, bir­çok kita­bı da yayın­lan­mış olan bir gaze­te­ci olmuş ola­bi­lir. Ama o sizin için hala sınıf­ta­ki ‘kop­ya ver­mez Can­’­dır. Bel­ki de o yıl­lar­da size yar­dım etme­di­ği için pek de sev­mez­di­niz Can­’ı. Ama artık zaman hepi­ni­zi eşit­le­di, şim­di o gün­le­ri anıp gül­mek zamanı.

2. Şehir dışı­na çıkın

Ömerli-ev

Şehir haya­tı genel­de çok yoğun ve çok dolu. Ne güzel, biz de bunun için gel­me­miş­miy­dik zaten mem­le­ke­te, alış­tı­ğı­mız faz­la­sıy­la sakin, telaş­sız yaşam­dan son­ra biraz adre­na­lin iyi geli­yor. Evet ama bu yoğun­lu­ğun için­de yaşa­yan­lar için öyle değil. Istan­bul dışı­na çık­tı­ğı­nız zaman far­kın­da olsa­nız da olma­sa­nız da epey bir şey deği­şi­yor. İns­an iliş­ki­le­ri daha bir yumu­şu­yor, zaman daha yavaş akma­ya baş­lı­yor, hava­nın koku­su bile deği­şik olu­yor. Git­ti­ği­niz yer sade­ce bir köy bile olsa, ne güzel işte, sev­di­ği­niz şey­le­re zaman ayır­ma fır­sa­tı. Cep tele­fo­nu­nuz daha az çalı­yor, bir yer­ler­den gelen odun koku­su, soka­ğın orta­sın­da tem­bel tem­bel uzan­mış yatan mahal­le­nin köpe­ği Kara­ba­ş­’ın umur­sa­maz hali sizi mut­lu ediyor.

3. Nar­di­s­’­de caz dinleyin

Nardis Jazz Bar

Nar­dis Jazz Bar

Bizim lise­nin hemen yuka­rı­sın­da, İst­anb­ul­’­un eski Cene­viz böl­ge­si olan Gala­ta Kule­si­nin civa­rı Kule­di­bi diye anı­lır. Deği­şik mima­ri­si, tari­hi öne­mi olan anıt­sal eski yapı­la­rı, yokuş­la­rı ile ünlü Kule­di­bi sem­tin­de yer alan Nar­dis Jazz Bar çok hoş ve ken­di­ne özgü bir mekan. Eski­den maran­goz­ha­ne olan bu taş yapı bugün özgün bir eğlen­ce yeri, caz müzi­ği­ne hiz­met edi­yor. Sahi­bi ünlü caz gita­ris­ti Önder Foca­n­’ın eşi Zuhal Focan. Bura­da din­le­di­ği­niz müzik mekan­la ve sem­tin tari­hiy­le bir­le­şip size iki kat etki yapabiliyor.

4. Akra­ba­la­rı­nı­zı ziya­ret edin, en azın­dan arayın

Metro bekleyen kızAynı eski arka­daş­lar gibi akra­ba­lar­la da buluş­tu­ğu­nuz­da zaman dur­muş gibi olu­yor. San­ki ara­da­ki yıl­lar hiç geç­me­miş. Üste­lik de Kabe­’­den yeni gel­miş hacı gibi kar­şı­la­nı­yor­su­nuz. Siz gel­di­niz diye diğer akra­ba­la­rı­nız da bira­ra­ya gelin­ce her­ke­sin top­lan­ma­sı­na vesi­le olmuş olu­yor­su­nuz. Ora­da­ki geçi­ci süre­de, var­lı­ğı­nı­zın en güzel kul­la­nım şekil­le­rin­den biri.

5. Özle­di­ği­niz bir yeme­ği yiyin, sev­di­ği­niz bir dene­yim yaşayın

AfişlerYeni trend, Beyoğ­lu­’n­da bir apart­man katı­nın salo­nun­dan boz­ma sah­ne­de sade­ce yir­mi kişi­ye oyna­nan bir oyun izle­yin. Ya da sev­di­ği­niz Gazi­an­tep lokan­ta­sı­na gidip önce bir ‘yuva­la­ma’ ardın­dan ‘ana­lı kız­lı’ ısmar­la­yın. Nere­ye gider­se­niz gidin, bazı­la­rın­da muhak­kak deniz yolu­nu kul­la­nın. Eğer deniz oto­bü­sü­ne bin­miş­se­niz, Istan­bu­l­’un kar­şı yaka­sı­na rahat ve çabu­cak geç­me­nin key­fi­ni yaşa­yın. Yok eğer vapur ya da moto­ra bin­miş­se­niz deniz hava­sı almak için dışa­rı çıkın, büfe­sin­den dem­li bir çay için, çay­lar ve eğer yanın­da simit de var­sa o da benden…

 

Bütün bun­lar Tür­ki­ye­’­de­ki tati­li­niz bitip de Kana­da­’­ya döner­ken size kök­le­ri­ni­zi yeni­den test etmiş olma fır­sa­tı veri­yor. Biz buna ‘ger­çek­lik tes­ti’ diyo­ruz. Bizim gibi bel­li bir yaş­tan son­ra Tür­ki­ye­’­nin dışın­da yaşa­ma­yı seç­miş olan­lar için gidip eski şey­ler yerin­de duru­yor­mu ya da nasıl değiş­miş aca­ba diye bak­mak, san­da­lı­nız­da balık tutar­ken attı­ğı­nız çıpa yerin­de duru­yor­mu diye kont­rol etmek gibi birşey.

Fotoğ­raf­lar: Uluç Özgü­ven arşivi


Comments

Istanbul’u Ziyaretinizde Yapılacak Beş Şey — 1 Comment

  1. Aman kar­de­şim, bu ne kadar jene­rik olmuş.. Şöy­le eski sev­gi­li­niz­le baş­ba­şa şarap için ya da lise­de­ki ahlak hoca­sı­nın kızı­nı ara­yın gibi mar­ji­nal lez­zet­ler ara­dım, bula­ma­dım. Haliç­te börek, Kızıl­top­rak­ta muhal­le­bi filan, ya da Kuz­gun­cu­k­’­ta Can­tık? Hani???

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *