Soykırım Eğitim Haftası etkinliklerinden, 7 Kasım Pazar günü yapılan Prof. Arnold Reisman’ın ‘Hem Diplomat Hem İnsan’ isimli kitabıyla ilgili sunumu dikkat çekiciydi. Kitap, Alman işgalindeki Vichy’de görevliyken, binlerce Musevi’yi Türk pasaportu vererek Nazi zulmünden kaçırmasıyla tanınan Büyükelçi Behiç Erkin’i anlatıyor. 2004 yılında bu konuyu merak edip araştırmaya başladığını söyleyen Prof. Reisman, kitabının sunum yazısından başlamak üzere, konuşmasında da ısrarla Yahudilerin Nazi zulmünden kaçırılmasının diplomat Behiç Erkin’in kişisel çabasıyla olduğunu, Türk hükümetinin böyle bir resmi politikası olmadığını savunuyor.
Hatta Türk diplomatın, bunu hükümetin talimatına karşı gelerek yaptığını savunuyor. Sunum, insanlığın yüzakı olan bu kadar cesaret dolu, sıradışı bir olayı bile Türkiye’yi neredeyse kabahatli gösterir şekilde ortaya koyuyor. Prof. Reisman’ın sunumundaki en zayıf nokta, tezini istatistiklerle, olasılık hesaplarıyla desteklemeye çalışması oldu. Bir taraftan da konuşmasının sonunda, ‘eger Türk hükümetinin Yahudilere karşı hiçbir sempatisi olmadığı izlenimi verdiysem bu benim hatamdır, özür dilerim’ demeyi de unutmadı.
Salonda bulunan Türkiye’nin Toronto Başkonsolosu Levent Bilgen sunum öncesi ve sonrası yaptığı konuşmalarda Prof. Reisman’ın araştırmalarındaki yanlış ve eksikliklere dikkat çekti. Levent Bilgen, Yahudileri kurtarmaya yönelik bütün bu çabaların sadece Fransa’da değil, Nazi işgalindeki diğer ülkelerde de, Türk hükümetinin planlı bir çalışması olduğunu vurguladı. Prof. Reisman, Büyükelçi Behiç Erkin’in Yad Vaşem adlı Yahudi örgütü tarafından verilen ‘Dünya Uluslarının Dürüst Insanları’ sıfatına layık görülmesi ve bu nişanın verilmesi için çalıştığını da ekledi. Bu nişan, İsrail Devleti’nin Naziler tarafından soykırıma maruz kalan Yahudileri kurtarmak için hayatını tehlikeye atan Yahudi kökenli olmayanlara verdiği onursal bir sıfat. Üzücü olan, bu sunumun Toronto’da yaşayan Türk toplumu için kaçırılmış bir fırsat oluşuydu. Salonda çok az sayıda Türk dinleyici vardı. Belli ki, binlerce Yahudi’nin gaz odalarına gönderilmekten Türkler tarafından kurtarılmış olması, bir pazar sabahı erken saatte Türk toplumundan fazla kimsenin umurunda değildi.