Onu ilk gördüğümüzde değişik birşeyle karşı karşıya olduğumuzu anlamıştık. Sahnedeki bu çok genç adam, kocaman kıvır kıvır saçları ve kırmızı ceketiyle alıştığımız bir klasik müzik bestecisine benzemiyordu.
Otoritelerin genç dahi olarak adlandırdığı Antalyalı Murat Ömür Tuncer, Türkiye’nin en genç bestecilerinden. Nazım Hikmet’in aynı adlı şiirinden esinlenerek yazdığı ‘Nereden Gelip Nereye Gidiyoruz’ başlıklı Türk rapsodisini ilk kez 19 Mayıs pazar akşamı Toronto’daki Royal Conservatory of Music salonunda, kendi yönettiği orkestra ile seslendirdi. Eser, oda orkestrası ve solist için bestelenmişti. Eseri solist olarak Kanada’da yaşayan mezzo soprano Beste Kalender seslendirirken, Royal Conservatory Orchestra Beste’ye eşlik etti.
Tuncer, sadece 20 yasında olmasına rağmen bu kadar az zamana epey başarı sığdırmış. Bundan sonra yapmayı düşündükleri ise şimdiye kadar yaptıklarından kat kat fazla. Dün akşamki konser hakkında şunları söylüyor: ‘Bu konseri önemli bir basamak olarak görüyorum. Kanada’da yaşayan Türk bir mezzo soprano, Beste Kalender, çok ciddi başarılar elde etmiş kıymetli bir müzisyen. Geçtiğimiz yıl tanıştık ve bu vesileyle bana bir eser sipariş etti. Birlikte geliştirdik eseri. Nazım Hikmet’in “Nerden Gelip Nereye Gidiyoruz” adli şiiri üzerine yazdığım orkestra ve solo mezzo soprano için bir eser ortaya çıktı. Eseri Beste’nin girişimleri sonucu dünyanın sayılı müzik okullarından Royal Conservatory of Music sahiplendi.’ Eseri 4 ayda bestelediğini belirten Tuncer, ‘Konserin bir özel yanı ise 19 Mayıs gecesi Atatürk’ü anmamız oldu’ dedi.
Murat piyano çalmaya altı yaşında başlamış, şu anda Antalya Konservatuarında eğitim görüyor. 17 yaşında yazdığı ilk bale eseri ile Türk opera litaretürüne giren Murat O. Tuncer yeni bestesi ile Türkiye’nin ve Nazım Hikmet’in adını Kanada’da bir kez daha duyurmuş oldu, hem de 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nda.. Yaşına göre çok olgun ve sahip olduğu büyük yeteneğe karşın çok alçakgönüllü olan bu genç sanatçımızın, izleyenlerin ve tanıyanların yaptığı övgüleri fazlasıyla hak ettiğini gördük.
Murat, konserden sonra arkadaşlarımız Hülya ve Cenk’in evinde bize piyano çalmayı kabul edince işte o zaman gerçek konser başladı. Enstrümanına bu kadar hakim bir virtüözün çaldığı piyanoyu dinlemek hepimizi büyüledi. Seçtiği parçaların Azeri halk şarkıları ve bizim türkülerimiz olması ve bunları kendi yorumuyla güçlü bir şekilde seslendirmesi hepimizi Murat’ın yeteneğine bir kere daha hayran bıraktı. Murat piyanoyu büyük bir tutkuyla çalıyor ama onun asıl tutkusu beste yapmak. Türkiye’den kilometrelerce uzakta gösterdiği bu ilk yurtdışı performansı hepimize memleketten taze bir esinti gibi geldi.
Ellerine sağlık Murat, eminim adını bundan sonra çok sık duyacağız.
Fotoğraflar ve video kayıt; Uluç Özgüven
A country’s true wealth I believe is in having people like this guy. I’m glad you wrote about him. Cool post thanks!